5 Aralık 2010 Pazar

Gerçeklik ve Algı Üstüne

Gerçek nedir? Bize göre dışarıdan algıladıklarımız bizim gerçekliğimizi oluşturuyor. Bu tüm metafiziksel ya da sezgisel olmayan -pozitif bilimler dahil- her şey için geçerli. Çünkü düşüncelerimizin oluşma mekanizması temelde dışarıdan aldığımız uyarılara bağlıdır. Buna bir çocuğun anadilini öğrenmesini, farklı öğrenme teknikleri(informal, formal…) bir şeyleri öğrenmesi gibi durumları gösterebiliriz. Ancak şu an düşünülen paralel evrenlerin varlığı meselesi ve hakkında net bir bilgiye sahip olunmayan insanların algılarındaki farklılık bir ortak gerçek yerine bireysel gerçeklikler olduğunu düşündürüyor. Halbuki insan, bir şeye dayanmak ve açıkça güvenmek için kendisine bağlı olmayan yani kendi kendine bir çıkış, ya da sığınma noktası edinebileceği bir bağımsız ortak gerçeklik arzusundadır.

Bir diğer nokta da bu konuda aslında bizim algılamadığımız şeylerin de bir biçimde gerçek oluşudur ki boyutsal açıdan bakarsak duruma bizim şu anda üç boyutlu algıladığımız evrenin farklı boyutlarının da olduğu uzun zamandır bilim adamları tarafından da öne sürülen bir savdır. Ancak bunlar teoride, hesaplamalar üstünde kaldığından böyle bir durum üzerine herkesçe bir kabullenilmişlik ve yeterli bir farkındalık yoktur.
Öyleyse bizim duyularımızın algılayamadığı şeyleri algılayanlar var mıdır? Bu makinelerle zaten uzun zamandır yapılan bir şeydir. En basitinden zaman algımız için saatleri, hastanelerde radyoloji bölümlerinde maruz kalınan radyasyonu ölçmek için cihazlar ve bunun gibileri uzun zamandır kullanılmaktadır. Ancak insanın aracısız biçimde farklı bir algı seviyesine sahip olması çok da alışılageldik bir şey değil bizim için. Diğer bir yandan uğraştığı işlerle ilgili Serhat Gümrükçü bir röportajında diyor ki: Bu tamamen bir farkındalık düzeyi, nasıl bir farkındalık düzeyi. Zihnin sınırlarını bedeninle çizmeme hali denebilir aslında. Hermes’in bir lafı var, diyorki “İnsanın tüm yaşantısı zihnindeki düşüncelerden ibarettir”. Hakikaten beynimizde oluşan bütün algılar, bütün her şey bizim yaşantımız. Şu anda karşımda oturuyorsunuz. Benim zihnim karşımda oturduğunuzu söylediği için benim için karşımda oturuyorsunuz, benim zihnim bunu söylemese siz benim için yoksunuz. Başka insanlar için olsanız bile yoksunuz.” İşte burada belki de insanın farklı algılarının açılması, dördüncü ya da başka bir boyutu da algılayabilmesi söz konusu. Ve aslında bakıldığında meselenin özünün tamamen üç boyut ve sınırlı algılar üzerine çalışan cihazların da bu enerjiyi algılayabilmesi söz konusu değil. Bu iki boyutta yaşayan insanların üçüncü boyutu gördüklerinde onu anlayamamaları ile karşılaştırılabilir belki de hayal etmek ne kadar zor olsa da. Ayrıca tüm bunların yanında zaten dinlerce de bahsedilen farklı boyutlar ve yaşamlar da asırlardır söylenegelmekte ancak normal insanların bu algıya sahip olmamaları ve buna sahip olan sıradan bireylerin de bir şekilde yasaklanmış bir şey yaptığı düşüncesi nedeniyle konu üstüne çok fazla düşülmemiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder